ALZHEİMER HASTALIĞI, SEBEPLERİ, DESTEK ÜRÜNLERİ

ALZHEİMER HASTALIĞI, SEBEPLERİ, DESTEK ÜRÜNLERİ

ALZHEİMER HASTALIĞI OLUŞUM MEKANİZMASI

ALZHEİMER HASTALIĞI

Demans, ilerleyici nörodejeneratif (nöron- sinir hücresi- fonksiyonlarında ilerleyici, kayıp ve yapısal bozulma ile karakterize) hastalıklar için kullanılan bir terimdir. Alzheimer, demansın en sık görüldüğü nörodejeneratif hastalıklardan biridir. Bir diğeri de Parkinson hastalığıdır.

Alzheimer’da beyindeki nöronlar arası iletişim bozulmuştur. Bu bozulmanın sebepleri arasında virüsler, proteinler, şeker metabolizması, kalsiyum metabolizması, Zn, Al, Cu gibi metallere, hava kirliliğine maruz kalma veya yanmış gıdaları tüketme gibi çevresel etkenler sayılabilir. Sinir hücreleri içinde veya arasında protein birikmesinin bu olayla ilişkisi oldukça dikkat çekici olmuştur. Nöronlar içinde gerçekleşen birikim, tau proteinin nörofibriler yumaklar oluşturması, hücrenin yapı ve fonksiyonunun bozulmasıyla sonuçlanır. Nöronlar arasında ise amiloid beta denilen proteinin birikmesiyle oluşan amiloid plaklar, demansın şiddetini etkiler.

Beynin hipokampüs bölgesi bellekten sorumludur. Bu bölge bozulduğu zaman bilgi her seferinde yeni gelmiş gibi algılanır ve öğrenilemez. Bu yüzden bu bölge Alzheimer hastalığından en çok etkilenen bölgedir. Hipokampüs bölgesinde daralma olduğu için bu bireylerin birçoğunun kısa süreli hatıralarını depolamakta sorunları vardır.

ALZHEİMER HASTALIĞININ BELİRTİLERİ

1.İlk uyarı dildeki değişikliklerdir. Bazı kelimeleri çıkaramıyor, hatırlayamıyor olmak veya ne olduğunu hatırlamak için zorlanmak direkt Alzheimer ya da bunama hastalığı olduğunu göstermez. Bunların altında başka nedenler de yatıyor olabilir; uykuyu iyi almamış olmak, kan şekerinde iniş çıkışların olması, B12 eksikliği yaşıyor olmak gibi.

2.Navigasyon yani yön yol bulma zorluğudur. Bu tür bir durum zamanla o kadar kötü bir hal alabilir ki temelde tüm vakti yol bulmaya vermek gerekebilir.

3.Tat alma, koku alma ve görme duyularında kayıplar yaşamak.

4.Diğer bir belirti, kabızlık yaşıyor olmaktır. Kabızlık dikkate alınması gereken bir uyarıdır, çünkü araştırmalar beyinle bağırsak arasında kuvvetli bir ilişki olduğunu ortaya koymaktadır.

5.Kişilik değişiklikleridir. Demans ya da Alzheimer hastalığından önceki kişilikle sonraki kişilik arasında farklılıklar görülebilir.

6.Ruh halinin değişmesidir.

7.Özellikle yakın zamandaki anıların unutulmaya başlanmasıdır.

8.Genel farkındalığın etkilenmesidir. Bulunulan çevreye odaklanamamak, aklın başka yerlere gitmesidir.

9.Kendini tekrar etmeye başlamaktır. Bir şeyi birkaç defa söylemeyi fark edememektir.

Alzheimer hastalığı belirtileri

 

Alzheimer’in olası sebepleri ve mekanizmaları:

  1. NÖROFİBRİLER YUMAK VE PLAK OLUŞUMU

Nöron içinde nörofibriler yumak oluşumu Alzheimer hastalarında sık görülen bulgulardan biridir. Yumak oluşumunda rol alan ana belirteç tau proteinidir. Tau, 17. Kromozom tarafından kodlanan bir proteindir. Hücre bütünlüğünü korumada, hücreler arası iletişimi sağlamada büyük rol oynar. Nörofibriler yumağın gelişiminde ilk evrede nöron içinde tau proteini vardır. Bu proteinin birikimi yumak oluşmasına ve ileri düzeyde hücre ölümüne sebep olur.

Plak oluşumu da protein temellidir ve beta amiloid plaklar olarak adlandırılır. Amiloid, protein parçacığı demektir. Beta amiloidler, enzimlerin küçük parçalara ayırdığı protein parçacıklarıdır ve yapışkandırlar. Birbirlerine yapışmaya başladıklarında plak oluşumuna sebep olurlar. Oluşan plaklar zamanla nöronlar arası iletişimi engellemeye başlar. Ayrıca iltihabı destekleyen bağışıklık hücrelerini uyararak aktif olmayan hücreleri de harekete geçirebilirler.

Azheimer hastalığı

Böylece nöronlar arası haberleşme sorunları oluşur. Hastalık ilerledikçe plaklar ve yumaklar beyin zarından başlayarak yayılırlar. İlk etkilenen bölge öğrenme ve hafızayla ilgili olan temporal lobdur. Hastalık ilerleyip daha çok nöron etkilendikçe düşünme ve planlamanın yapıldığı ön loba doğru ilerler. Ve sonra konuşma ve iletişim becerilerinin bulunduğu temporal lobu büyük oranda ele geçirir. Ardından neredeyim algısının oluştuğu paryetal lobu etkiler. Alzheimer hastalığının son aşamasında bu plaklar ve yumaklar beyin zarının büyük bölümünü ele geçirmiş olur.

  1. ASETİLKOLİN AZALMASI

Beyinde asetilkolin azalması da Alzheimer hastalığına neden olmaktadır. Asetilkolin uyarıcı bir nörotransmitterdir (Nöronlar arasında veya bir nöron ile başka tür bir hücre arasında iletişimi sağlayan kimyasal). Bu yüzden nöronlar arası iletişimin sağlanmasında ve anıların düzenlenmesinde oldukça önemlidir. Asetilkolin miktarını artırmanın bir yolu, onu parçalayan enzimin miktarını azaltmaktır. Bu enzimin adı asetilkolinesterazdır. Asetilkolin esteraz enzimi inhibe edildiğinde (engellendiğinde) asetilkolinin parçalanmasını durabilir ve nöronlar arasındaki boşlukta asetilkolin miktarının artması sağlanabilir. Asetilkolinesteraz enzimini inhibe eden ilaçlara kolinesteraz inhibitörleri veya antikolinesterazlar denilmektedir. Asetilkolin artışıyla Alzheimer hastalığı tedavi edilemez ve bu süreç durdurulamaz ama bazı belirtileri bu yolla hafifletilebilir.

Asetilkolinesteraz inhibitörleri klinik olarak Myastenia Gravis, glokom ve Alzheimer Hastalığı gibi hastalıklarda kullanılmaktadır. Alzheimer Hastalığı tedavisi için ilk olarak takrin, ve daha sonra donepezil, rivastigmin ve galantamin kullanıma girmiştir.

  1. GLUTAMAT ARTIŞI

Benzer şekilde glutamat da asetilkolin gibi bir nörotransmitterdir ve nöronlar arasında uyarı iletiminde rol alır. Glutamatın anormal artışı da Alzheimer oluşumunda rol almaktadır. Glutamat reseptörlere bağlanır, belirli kanalları açar, bu kanallardan biri de kalsiyum kanallarıdır. Kalsiyum kanallarını açarak nöronu uyarır, hücrenin dışında bulunan pozitif iyonlar hızla içeri girer. Sonuçta depolarizasyon olayı gerçekleşmiş olur. Glutamat bu şekilde uyarıcı bir nörotransmitter olarak çalışır. Ancak çok fazla salındığında reseptöre aşırı glutamat bağlanır, toksik seviyede uyarma gerçekleşir ve hücre içine çok fazla kalsiyum girer. Aşırı miktardaki kalsiyum hücre ölümüne sebep olur.

alzheimer beyin

GLUTAMATIN KALSİYUM-NİTRİK OKSİT İLİŞKİSİ

Normal fizyolojik koşullar altında glutamat, N-metil D-aspartat (NMDA) reseptörlerini uyararak kalsiyum iyonlarının postsinaptik aralıktan nöronun içine akmasını sağlar. Nörona iletilen kalsiyum iyonları beyinde öğrenme, hafıza gibi yüksek düzey işlerin devamını sağlamaktadır. Alzheimer’li bireylerde biriken plaklar, glutamat NMDA reseptörleri ile aşırı Ca+2 üretimini tetikler. Aşırı üretilen Ca+2 nitrik oksit seviyesini artırır, mitokondriyal etkinliği engeller ve hücre içi ATP seviyesinin tükenmesine neden olarak nöronda enerji kaybına, nöronal disfonksiyona (nöronda işlev kaybına) ve hücre ölümüne neden olur.

  1. LİZOZOMDAKİ AKSAMALAR ve OTOFAJİ

Pek çok teori Alzheimer’ın bir lizozom depolama sorunu olduğuna dayanmaktadır. Lizozom hücrenin küçük bir parçasıdır, çöp öğütücü görevi görür. Öğütür, sindirir, böylece hücreyi zararlardan korur. Alzheimer hastalığında hücre çöpten kurtulamaz. Çöp birikmeye devam eder, biriktikçe toksik hale gelir. Bunların temizlenmesi otofaji denilen bir işlemle olur. Otofaji, daha iyi ve yeni hücreler oluşturmak için vücudun hasarlı hücreleri temizlemesidir. Alzheimer’da işlevsiz bir otofaji veya lizozom durumu vardır. Otofajiyi desteklemenin en temel yolu glikozu düşürmektir. Glikozu düşürmek demek, karbonhidratı ve şekeri düşürmek demektir. Yani bu ketojenik diyete geçmek anlamına gelir.

Lizozomu destekleyerek otofajiyi artıran bitkisel bir takviye zerdeçalda bulunan kurkumin isimi etken maddedir.  Benzer şekilde çam kabuğu özü de içeriğindeki flavangenol isimli ana etken madde ile lizozomu geliştirir. Özellikle yumurta otofajiyi artırmada önemli etkilere sahiptir. Yeşil çay özü ve asma bitkisinin de otofajiyi artırma yönünde etkileri bulunmaktadır.

Alzheimer hastalığı

Otofajiyi uyarmanın en etkili yolu oruç tutmaktır. Düzenli, aralıklı oruç ve egzersiz de yanına eklenirse otofajinin işlevini artırır.

Bazı ilaçları da doktor kontrolünde bırakmaya gitmek, lizozomun yükünü hafifletecektir.

  1. METİLASYON DÖNGÜSÜNDE BOZULMA

Vücuttaki metilasyon döngüsünde bir sorun varsa beyinde çok fazla ağır metal oluşturulur. Buna alüminyum, kurşun gibi ağır metaller örnek verilebilir.  Ağır metallerden uzak kalabilmek adına bazı balık türlerinden de uzak durmalısınız. Çok fazla demir alma konusunda da dikkatli olmalısınız.

Metilasyon döngüsü:

Metilasyon ile genetik şifrelerimiz olan DNA düzenlemesi (aktivasyon/inaktivasyon) yapar, vücudumuzdaki toksin ile bazı hormonların ve meydana gelen atıkların temizlenmesi desteklenir, ana enerji kaynaklarımızdan biri olan ATP üretilmesinde önemli rol alır, vücutta meydana gelen inflamasyonu (uzun sürdüğünde kronik hastalıklara sebebiyet veren iltihapsız bağışıklık sistemi yanıtı) kontrol altında tutar ve sağlıklı bir metilasyon özellikle kan damarlarının hasarına neden olabilen homosistein adlı aminoasitin (proteinlerin en küçük yapı taşı) düşük seviyede kalmasına sebep olur.

Folat (vitamin B9) ve vitamin B12 (mtilkobalamin) metilasyon döngüsünde, kritik öneme sahip iki vitamindir.

Metilasyonu desteklemek için B12’yi yüksek seviyede tutmak, buna ek olarak metilfolat takviyesi almak da metilasyonu destekleyerek otofajinin işlevini iyi yapmasını sağlar.

Metilasyon azlığı

Metilasyon fazlalığı

  1. DİŞ ETİ BAKTERİSİ

Science Advances dergisinde yayımlanan araştırma, kronik diş eti iltihabına yol açan Porphyromonas gingivalis adlı bakterinin Alzheimer hastalarının beyninde de bulunduğunu ortaya koydu. Farelerle yapılan deneylerde, bu bakterinin ağızdan beyne geçebildiği ve salgıladığı zararlı ‘gingipain’ proteininin beyindeki sinir hücrelerini tahrip ettiği görüldü. Bakteri ayrıca amiloid beta üretimini de artırarak amiloid plaklara yol açıyor. Alzheimer hastalarının beyninde bu plaklara rastlanıyor.

  1. ÖSTROJEN YETERSİZLİĞİ

Beynin uzun süre östrojensizliği, mitokondrial metabolizmanın bozulması sonucu beta amiloid protein birikimine ve Alzheimer riskinde artışa yol açar. Uzun dönem östrojensiz kalan beyinde glukoz dağılımında azalma oluşur.  Aynı zamanda erken demans belirtisi olan prefrontal korteks (beynin ön bölümü) aktivitesinde azalma ortaya çıkar. Östrojensiz kalan beynin dikkat, bellek ve algılama fonksiyonları düşük bulunmuştur. Östrojenin beyin üzerinde koruyucu etkileri bulunur.

  1. PROGESTERON HORMONU

Progesteron hormonunun, Alzheimer hastalığında yer alan başka bir kimyasal süreç olan tau hiperfosforilasyonunu (tau proteinin aşırı fosforlanması) inhibe ettiği görüldü.

Progesteronun ayrıca östrojen tedavisinden kaynaklanan artan endometrial (rahim içi) kanser riskini önlediği bilinmektedir, bu da çoğu kadının her iki hormonu da almasının bir nedenidir.

Gelecekteki çalışmaların, progesteronun insanlara verilen sentetik versiyonları olan progestinlerin hem dozajına hem de formülasyonuna ve hormon tedavisine başlama yaşına odaklanması gerekebileceği söylenmektedir.

DEMANS HASTALARI İÇİN TAKVİYELER, VİTAMİNLER ve MİNERALLER

Alzheimer hastalığı besinler

  1. B12 VİTAMİNİ

B12 vitaminleri demansın etkilerini yavaşlatmak için en iyi bileşiklerden birini oluşturmak üzere bir araya geldikleri için kritik öneme sahiptir. Hafızayı bozan genlerin bu vitaminlerin eksikliği nedeniyle daha aktif hale gelebileceğine dair çalışmalar bulunmaktadır.

B12 vitamininin siyanokobalamin formunun aksine metilkobalamin formunu arayın. Çünkü metil kobalamin siyanür içermez ve vücut tarafından çok daha iyi emilir. Mide rahatsızlığını önlemek için yemeklerle birlikte almanız tavsiye edilir, veya dil altı formundaki takviye tavsiye edilir.

B12 yiyeceklerde

  1. C VİTAMİNİ

Journal of Alzheimer’s Diseade’de yayınlanan bir araştırmaya göre günlük daha fazla C vitamini tüketmek daha düşük bunama riskine yol açabilir. C vitamininin lipozomal formunu tercih etmeniz önemlidir çünkü bu formda vitamin, fosfolipitlerde veya yağda asılı kaldığı için bağırsak yoluyla optimum emilimi destekler.

Alzheimer hastalarına bakıldığında C vitaminlerinde ciddi eksiklik olduğu görülmektedir. Bu nedenle C vitaminini eksik bırakmamak da oldukça önemlidir. Ama bütün bu vitaminlerde istediğimiz sentetik (yapay) formu değildir, daha doğal ya da doğala yakın olanı tercih etmelisiniz. Mesela lahana turşusu da C vitamini açısından oldukça zengindir. En azından günlük diyetinize bu şekilde eklemeler yaparak da C vitamini depolarınıza destek çıkabilirsiniz. Antioksidan gıdalar, vitaminler sadece kalbimiz için değil beynimiz için de olmazsa olmazdır.

 

  1. D VİTAMİNİ

Neurology’de belirtildiği gibi araştırmalar sürekli olarak D vitamini eksikliği yaşamanın her türlü demans riskini artırdığını gösteriyor.

D vitamininin önemi

  1. TRİPTOFAN

Journal of American Psychiatry’de belirtilen bir çalışmada geçtiği üzere triptofan tükenmesi, hafıza ile ilgili zorluklar ve önemli ölçüde bozulmuş bilişsel işlev ile ilişkili olabilir.

Triptofanın aynı zamanda serotonin ve uyku döngülerine bağlı bir hormon olan melatoninin üretilmesinde öncü olduğunu akılda tutmak önemlidir. Bu ilişki, insanların ne yedikleri ve bunun zihinsel durumlarını nasıl etkilediği arasındaki zihin-beden bağlantısını anlamamıza yardımcı olabilir.

  1. ASETİL L KARNİTİN VE ASETİL KOLİN

Asetil L karnitin, asetilkolinin öncüsü olarak işlev görür. Asetil kolin işleyen bellekte önemli bir rol oynar ve eksikliği bunama ile ilişkilidir. Nutrients dergisinde bahsedildiği gibi, sağlıklı yaşlı yetişkinlerle karşılaştırıldığında bunama hastalarında triptofan, yağ asidi ve kolin düzeylerinde önemli farklılıklar vardır. Birçok demans hastasının beyninde asetilkolin düzeyleri düşüktür, bu nedenle demans belirtilerini azaltmaya yardımcı olmak için asetilkolin seviyelerini artırmak önemlidir.

  1. ALFA LİPOİK ASİT (ALA)

Sağlıklı beyin kimyasını destekleyen diğer önemli antioksidan bitki besin maddesidir. Mount Sinai’s Health Library’e göre bu antioksidan kan beyin bariyerini kolayca geçebilir ve beyni ve sinir dokusunu korumak için kritik öneme sahiptir. Oksidatif süreçlerin verdiği hasar bunama ile ilişkilendirilmiştir. Bu nedenle ALA’nın beyne kolayca geçme yeteneği, demans tedavisinde büyük umut vaat ettiğini göstermektedir. Son çalışmalar, ALA tedavisinin beyin hücrelerindeki hasarı tersine çevirmeye yardımcı olabileceğini göstermektedir.

  1. MAGNEZYUM

Ulusal Sağlık Enstitülerinden yapılan bir araştırmaya göre magnezyum vücuttaki çeşitli biyokimyasal reaksiyonları düzenleyen 300’den fazla enzim sisteminde rol alan bir kofaktördür (yardımcı molekül).  Sinir sisteminde pek çok görevde rol aldığı için neden bunamada etkili olduğunu anlamak kolaydır. Magnezyum, demans belirtilerini iyileştirebilir, kaygıyı azaltabilir ve uykuya yardımcı olabilir. Magnezyumun kan beyin bariyerini geçen özel formu L treonat ile bağlanan halidir. Demansa özgü belirtileri tedavi etmede bu formunu almak önemlidir.

Magnezyum ile ilgili makaleme aşağıdaki linkten ulaşabilirsiniz

ON FARKLI MAGNEZYUM TÜRÜ VE HER BİRİ NE İÇİN KULLANILIR?

 

  1. PROBİYOTİK TAKVİYELER

Probiyotikler vücudun besinleri uygun şekilde emme ve işleme yeteneğinde kritik rol oynar. Sindirim sisteminde yaşayan bakteriler, virüsler, mayalar ve bağırsak mikroflorası, bilişsel sağlık üzerinde oldukça etkilidir. Probiyotikler nöronlar arası iletişimde temel rol oynayan asetilkolinin üretimine yardımcı olmaktadır. Bu yüzden bir kişinin bağırsak mikroflorasının yapısının, Alzheimer ve Parkinson hastalığı gibi hastalıklarda beyni ve davranışı etkilediği görülmektedir.  Bu araştırmalar, dünyanın en büyük tıbbi araştırma merkezlerinden biri olan Texas Üniversitesi Sağlık ve Bilim Merkezi tarafından da desteklenmektedir. Bağırsak mikrobiyom testi olmadan bile diyetinize probiyotik takviyesi eklemek zararlı değildir ve sağlıklı sindirime yardımcı olabilir.

Bağırsak florasının önemi

  1. TARÇIN

Antioksidan ve antiinflamatuar özellikleri ile tarçın ve fitokimyasal elementi olan sinamaldehit, gen ekspresyonunu (aktivitesini)  olumlu yönde etkileyerek Alzheimer hastalığı epigenetiğini (gen ifadesi değişiklikleri) değiştirebilir. Tarçının beyin mitokondrileri üzerinde koruyucu bir etkiye sahip olabileceğini ve beyinde sağlıklı enerji metabolizmasına yol açabileceğini gösteren çalışmalar umut vaat etmektedir. Doza yavaş yavaş ve sabit bir şekilde başlanması tercih edilir ve mide rahatsızlığını önlemek için yemekle birlikte alınır.

  1. ZERDEÇAL (KURKUMİN)

Geleneksel ilaçlar içinde dünyada bunama için en iyi takviyelerden biri olan zerdeçal, fitokimyasal elementiyle (kurkumin) de bilinir. Bilişsel sağlığı iyileştirebileceğini gösteren çalışmalar bulunmaktadır.  Zencefile çok benzeyen bir kök yapısına sahiptir. Nörobilim çalışmaları, kurkuminin bir antioksidan ve antiinflamatuar güç merkezi olduğunu ve nöronların bozulmasını geciktirmeye ve Alzheimer hastalığından etkilenenlerin beyinlerindeki genel hafızayı geliştirmeye yardımcı olabileceğini göstermektedir. The American Journal of Geriatric Medicine’de yapılan bir çalışmada belirtildiği gibi, kurkumin ayrıca beyin plaklarını ve beyindeki düğümleri azaltıcı etkiler göstermektedir. Bu etkilerin antiinflamatuar etkilerle ilgili olduğu düşünülmektedir.

zardeçal veya kurkumin

  1. DHA YAĞ ASİDİ (Omega 3)

DHA olarak bilinen dokosaheksanoik asit, beyinde ve kalpte bulunan ana omega 3 yağ asididir. Sağlıklı beyin ve kalp fonksiyonlarını desteklemek için kullanılmaktadır. Düşük DHA seviyeleri yaşlı yetişkinlerde ve Alzheimer hastalığı olan kişilerde bilişsel gerilemeye ile ilişkilendirilmiştir. DHA, beynin enerji için kullandığı şey olduğu için temel beyin fonksiyonlarını destekler. Çalışmalar, daha yüksek DHA alımının öğrenme yeteneğini geliştirdiği, hafızayı güçlendirdiği, beyin ve vücutta iltihaplanmayı azalttığı ve sonuçta Alzheimer ve bunama riskini azalttığını gösteriyor.

Beynin fazlaca ihtiyaç duyduğu omega yağ asitlerini, EPA (Eikozapentaenoik asit) ve DHA (Dokozahekzaenoik asit) oranı yüksek olacak şekilde almak da hem otofajiyi destekleyecek hem de beyin sağlığının korunmasını sağlayacaktır. Bunları almak için ağır metal yüklü balıklara yönelmemek gerekir. Yine benzer şekilde omega 3 yağ asitleri ki özellikle içeriğindeki DHA (Dokozahekzaenoik asit) da otofajiyi artırmada faydalıdır. DHA oranı yüksek takviyelere başvurmak bu noktada iyi olacaktır. Krill yağındaki DHA miktarı daha fazladır.

  1. GİNKGO BİLOBA

Alzheimer hastalığı ve demansı olan kişilerde bilişsel yapıyı iyileştirici etkisi vardır. Çalışmalar ayrıca gingko biloba ekstresinin çoğu yetişkin arasında iyi tolere edildiğini, bunun da daha iyi bilişsel yapıyla birlikte daha az yan etki anlamına geldiğini göstermektedir.

  1. LAVANTA

Bu esansiyel yağ ağızdan alındığında ruh halini iyileştirebilir ve kaygıyı azaltabilir. Klinik çalışmalar ağızdan alınan lavanta yağının anksiyete önleyici ilaç olan lorezepam kadar etkili olabileceğini göstermektedir.

lavanta

  1. MELİSA (melissa officinalis)

Orta Çağ’dan beri stres ve kaygıyı azaltmak, uykuyu teşvik etmek ve ağrı ve rahatsızlığı hafifletmek için kullanılmıştır. Hatta anviral (virüs önleyici) ve antibakteriyel (bakteri önleyici) özelliği ile yaraları iyileştirdiği bilinmektedir. Çalışmalar melisanın ruh halini ve bilişi iyileştirebileceğini göstermektedir. Journal of Neurology’de yapılan bir çalışmada melisa özü Alzheimer hastalığının erken evrelerini yönetmeye yardımcı olur.

  1. ASLAN YELESİ MANTARI

Aslan yelesi mantarının sinir sisteminin normal işlevini desteklediği düşünülmektedir. Aslan yelesi mantarı gövdesi ve özü, nörorejenerasyonu (beyin sinir hücrelerinin büyümesi ve desteklenmesi) bile destekleyebilir.

  1. YEŞİL ÇAY

Yeşil çay, içeriğindeki epigallokateşingallat sebebiyle serbest radikallerin oluşumunu azaltır ve hücreleri hasara karşı korur.

  1. A VİTAMİNİ

A vitamini, özellikle retinol (retinil palmitat) formuyla beyindeki iltihaplanmaya kadar fayda sağlar. Aynı şekilde B grubu vitaminleri ve D vitaminini de istenen seviyelerde tutmak oldukça önemlidir. B1 vitamini, beynin öğrenme merkezi olan ve Alzheimer hastalığında da önemli bir yeri olan hipokampüs için en önemli vitamindir. Bu bölge demans hastalığında beynin ilk küçülen kısmıdır.

  1. K1 VİTAMİNİ

K1 vitamininden zengin beslenmek de korunmada önemlidir. K1 vitaminini bloke eden koumadin ilaçları kullanan kişilerde kullanmayanlara göre Alzheimer olma riski yüksek bulunmuştur. Koyu yapraklı bitkilerden K1 vitaminini kolaylıkla alabilirsiniz.

ALZHEİMER HASTALIĞINI ÖNLEMEK İÇİN

  1. Öncelikle beyinin ihtiyacı olan enerjiyi glikozdan değil  ketonlardan (sağlıklı yağlardan elde edilen enerji kaynaklarıdır) alınmasını sağlamak gerekir. Çünkü beyin keton kullanmayı sever. Keton yakıt olarak kullanıldığında nöronlar doğrudan beslenir. Özellikle Alzheimer hastalığı söz konusu olduğunda meselenin özünde küçülen bir beyin vardır. Nöronları artık eskisi gibi iyi bağlanamaz. Bu hücreleri ketonla beslemek iyileşmelerine veya daha kötüye gitmemelerine destek olacaktır.
  2. Ağır metalleri günlük hayatımızdan çıkarmak da vücudumuzun atıkları temizlemesine ve beyin sağlığını koruyabilmesine yardımcı olacaktır. Plastik yerine cam tercih etmek, alüminyumdan uzak durmak atılacak adımlara örnek verilebilir.
  3. Ksenoöstrojen dediğimiz kimyasal endüstriyel ürünlerden deodorantlar, makyaj malzemeleri, şampuanlar, plastikler ve benzerlerinden uzak durulmalıdır.
  4. Aynı zamanda ketojenik diyete devam etmek, glikozu azaltmak, otofajiyi artırmak açısından gereklidir.şeker zararları
  5. Bir çalışmada menopozun ilk 5 yılı içinde yapılan östrojen tedavisi, dikkat, bellek gibi fonksiyonlarda geç başlayan veya hiç başlamayanlara göre çok daha faydalı bulunmuştur. Menopoz döneminde uygun yolla yapılan biyoeşdeğer hormon tedavisi (insan vücudunun kendisi tarafından üretilen hormonların hemen hemen aynısı olan fakat yapay yolla üretilip hastalara nakledilen tedavi yöntemi), beynin östrojen reseptörleri azalmadan erken dönemde yapılırsa beyin üzerinde sözlü hafızayı geliştirmek (yazı yazmak, kitap okumak, bulmaca çözmek geliştirir), sirkadiyen ritm, depresyonu önlemek, mitokondrial fonksiyonu desteklemek (Hücre içerisinde serbestçe dolaşabilen mitokondri, yiyeceklerden elde edilen glikoz (basit şeker) gibi bileşiklerin oksijen ile tepkimeye girmesini sağlayarak (oksitleyerek), enerji elde eden bir organeldir), metabolik aktivite (Kimyasal tepkimeler ile gerçekleşen metabolik aktiviteler, vücuttaki yapım-yıkım olaylarını üstlenir.Vücudun dış çevre ile ilişkisini düzenleyen bu aktiviteler, canlının büyüme ve gelişmesi, üreme olaylarını gerçekleştirmesi, hareket etmesi ve ısı alışverişi yapması gibi olaylarda kendini gösterir), beta amiloid protein birikimini engelleme gibi olumlu etkilere sahiptir.
  6. Tedavide öncelikle glüten, süt (A1 kazein) gibi inflamatuar yiyecekleri kesmek, kafein, çay, kola, tatlılar, buğday, pirinç, mısır özü, riviera zeytinyağı, margarin ve ayçiçek yağından uzak durmak, fazla kırmızı et tüketmemek, toksinlerden zengin dip balıklarının tüketimini kesmek (midye)
  7. Antiinflamatuar (iltihap önleyici) yiyeceklerden sağlıklı soğuk sıkım zeytinyağlar (yüksek polifenollü olanlar tercih edilmelidir), çiğ kuruyemişler (ceviz, badem, fındık), doğal prebiyotikler (keçi kefiri, ev koyun yoğurdu, lahana turşusu), yüzey balıkları (hamsi, palamut, istavrit, uskumru) bol tüketmek.
  8. Triptofan, eksik kaldığında bozulmuş hafıza ile ilişkilendirilmiştir. Bundan dolayı yüksek seviyede tutmak önemlidir.

Beyin için faydalı besinler

Triptofan Oluşmasını Sağlayan Besinler:

1.Yağlı balıklar , deniz ürünleri (balık yağı takviyeleri)

2.Fıstık, kaju, ceviz, badem gibi kuruyemişler

3.Merimek, fasulye gibi kurubaklagiller

4.Chia tohumu, karpuz çekirdeği, susam, keten tohumu, ayçekirdeği gibi tohumlar

5.Sığır eti, tavuk eti, hindi eti, karaciğer gibi etler

6.Yumurta

  1. Ispanak, brokoli, havuç, kabak, patates, tatlı patates, sarımsak, lahana, kuşkonmaz, pancar, soğan, karnabahar, marul, yosun, deniz yosunu, spirulina
  2. Ananas, muz, kivi, hurma, avokado, domates, salatalık

9.Soya (ve soya içeren tofu)

ALZHEİMER RİSKİNİ ANLAMAK İÇİN YAPILAN TEST

Aynı zamanda DNA’yı test ettirmek de demans riskine karşı fikir edinmenize yardımcı olacaktır.

APOE (Apolipoprotein E), kanda bulunan apolipopreteinlerden (lipitlerle beraber lipoproteinleri oluşturur) biridir. Yağ metabolizmasında önemli rol oynar ve bu nedenle bu genin mutasyonlu olup olmaması kalp ve damar hastalıklarının ortaya çıkmasında etkilidir. Yüksek trigliserit içerikli lipoproteinlerin (Şilomikronlar, VLDL, LDL ve bazı HDL alt gruplarının) normal katabolizması için gereklidir. APOE geni ayrıca Alzheimer hastalığı için bilinen bir duyarlılık genidir. E4 aleli (belirli bir özelliği belirleyen bir genin değişik hallerinden her biridir), doza bağlı bir şekilde Alzheimer hastalığı, özellikle geç başlangıçlı hastalık için artan bir risk ile ilişkilidir. Bu gen üzerinde yapılan testlerle Alzheimer riski hakkında fikir edinebilirsiniz.

Alzheimer Hastalığına İyi Gelenler:

Butiratlar

Kurkumin

Omega 3 (DHA) (Krill yağında fazla)

Çam kabuğu özü

Yeşil çay özü

Asma bitkisi

Ketojenik diyet

Aralıklı oruç

Turpgiller

Zeytinyağı

Ginkgo biloba

B12

 

Alzheimer Hastalığında Sakınılması Gerekenler:

Glikoz yüksekliği

Kötü kolesterol

İnsülin dalgalanması/yüksekliği

Metabolik aktiviteler, daha açıklayıcı olarak, vücudun enerji üretimi ve gerekli organik bileşiklerin yapımı için kullanılır. Kimyasal tepkimeler sonucunda vücut, ihtiyacı olan bileşikleri sentezler, kullanır ve enerji oluşturur. Kana karışan bu moleküller, insan hayatının devamı için her türlü yaşamsal faaliyette kullanılabilir.

Sirkadiyen ritim; dünyanın kendi ekseni etrafında yaklaşık 24 saat süren dönüşünün canlılar üzerinde oluşturduğu biyokimyasal, fizyolojik ve davranışsal ritimlerin tekrar edilmesi olarak tanımlanmaktadır.

Asetilkolinesteraz İnhibitörü İlaçlar

-Takrin

-Donezepil (Dement,…)

-Rivastigmin (Exelon,…)

-Fizostigmin

-Galantamin (Reminyl,…)

-Metrifonat

Kalın sağlıcakla……

Ecz. Emin Talip Önal
Ecz. Büşra Şehitoğlu
 

Kaynaklar:

  1. https://www.sciencedaily.com/releases/2007/11/071127173334.htm#:~:text=When%20the%20two%20hormones%20were,progesterone%20is%20present%2C%20Pike%20said.

 

Yorumlar

Youtube

[youtube-feed channel=UCE_aLMv273svaKcW_UINhZA subscribetext="Abone Ol" layout="list" num=3]

Eczacı Farkıyla

Eczacı Farkıyla vitamin ve mineraller, ilaçlar, besin destekleri, kozmetik ürünlerle ilgili tüm bilgiler; ve topluma koruyucu halk sağlığı için bilgilendirme ve destek amacıyla sizlerleyiz…